HUTBELER
İL
:KÜTAHYA
AY-YIL :EKİM-2011
TARİH :28.10.2011
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ
لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ
عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ
عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
Muhterem
Müslümanlar!
Yüce
Dinimizin mübarek günlerini kutlamak, nasıl imanımızın bir gereği ise, millî
tarihimizin mutlu olaylarını kutlamak da şüphesiz millî bir vazifedir. Milletçe
övünmekte haklıyız ki, büyük Türk Milleti'nin engin ve zengin tarihinde bayram
yapılmaya değer nice mutlu olaylar, büyük zaferler vardır.
Yakın tarihimizde başta gelen böyle mutlu bir olay ise, hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ilânıdır.Büyük Türk Milleti'nin genç, ihtiyar, kadın, erkek, er veya kumandan olarak şuurlu bir şekilde Mehmetçikleşip, bütün güç ve imkânlarını birleştirmek suretiyle sağladığı büyük başarı, onun, kendi kendini idareye ne derece layık olduğunu, dost-düşman herkesin gözleri önüne seren çetin bir imtihan olmuştur.
Yakın tarihimizde başta gelen böyle mutlu bir olay ise, hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ilânıdır.Büyük Türk Milleti'nin genç, ihtiyar, kadın, erkek, er veya kumandan olarak şuurlu bir şekilde Mehmetçikleşip, bütün güç ve imkânlarını birleştirmek suretiyle sağladığı büyük başarı, onun, kendi kendini idareye ne derece layık olduğunu, dost-düşman herkesin gözleri önüne seren çetin bir imtihan olmuştur.
Değerli
Müminler!
Yüce
dinimiz toplumsal hayatın her seviyesinde sevgiyi, şefkat ve merhameti,
birbirini dinleme ve fikirlere saygı göstermeyi insan ilişkilerinin vazgeçilmez
şartı sayar; despotizmin, baskıcılığın her çeşidini reddeder. Kur'ân-ı
Kerîm'de, "mütekebbir, müstekbir, cebbâr, fahûr, anîd" gibi
kelimelerle anılan despot kişiler ve zümreler şiddetle eleştirilmiştir. Zira
baskıcı tutumlar, yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratılan insanın
fıtratına aykırıdır. Ali İmran Suresi 159’ncu ayeti kerimesinde “…İş konusunda onlarla müşavere et. Bir
kere de karar verip azmettin mi, Allah’a tevekkül et. (Ona dayanıp güven)
Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever,” . (1) buyurarak insanları kendisine inanıp
inanmamakta bile hür bırakmıştır. Çünkü ancak hür olanlar yaptıklarından
sorumlu tutulabilir. Şu halde Yüce Allah insanların birbirine baskı
uygulamalarına razı olur mu?
Baskıcı
bir ortamda insanların "doğal hakları" denilen, Allah'ın onlara
doğuştan lutfettiği haklarının korunması mümkün değildir. İnsanlar topluma
faydalı olabilecek fikirleri rahatça üretemez, ifade edemezler; hakkı savunup
haksızlığı yeremezler. Bu da sonuçta topluma, onun maddi ve manevi gelişmesine
zarar verir. Onun için Resûlullah Efendimiz, toplumsal konularda "Ben böyle istiyorum! Ben ne istersem
o olur" (2) dememiştir; aksine, farklı görüşleri almaya önem
vermiştir.
Nitekim
Uhud davası öncesinde, kendisi farklı düşünmesine rağmen, çoğunluğun görüşünü
uygulamıştır. Kezâ Peygamber Efendimiz’in bu dünyadan ayrılırken, kendi yerine
bir yönetici atamaması da onun, toplumun hür iradesine ne kadar büyük bir değer
verdiğini göstermektedir. Çünkü Efendimiz, sapkın inanç ve düşüncelerle
kirlenmemiş vicdanların kararlarına güveniyor, ümmetinin yanlış üzerinde
birleşmeyeceğine inanıyordu.
Değerli
Müminler!
Bizim
ecdadımız da, dünyanın başka toplumlarında olduğu gibi saltanatı despotizme
çevirmemiş; o çağların şartlarının elverdiği ölçüde, insan hak ve hürriyetlerine
saygılı olmaya özen göstermişlerdir; hatta insan hak ve özgürlükleri konusunda,
bazı bakımlardan bugünün gelişmiş toplumlarına bile örnek olacak uygulamaları
başarmışlardır. Sadece, çok dinli ve çok kültürlü bir şehir olan Kudüs'teki,
İstanbul’daki yüzlerce yıllık uygulama bile, bırakın Müslümanları, insanlık
için dahi onur verici örneklerle doludur.
Aziz
Müslümanlar!
Geçtiğimiz
asrın başlarından itibaren ülkemiz ve dünya Müslümanları büyük acılar çekti;
bir kısmı uzun yıllar işgal ve sömürü altında yaşadı... Bizim ülkemiz de aynı
tehlikenin kenarından döndü. Allah'ın lutfu ve bu milletin kahramanlığı
sayesinde ülkemiz bağımsızlığını korudu. Kurtuluş savaşında düşmanların
“imkânsız” dediğini başardık. Dünyanın, "Artık her şey bitti!" dediği
noktada bu millet, kendisine inanan ve güvenen yürekli liderleri ve
kumandanlarıyla vatanını, bağımsızlığını ve kutsal değerlerini yok olmaktan
kurtardı. Sonra milletimiz, bu büyük zaferin şanlı lideri ve kumandanı Gazi
Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında, cumhurun yani milletin iradesine saygıyı,
sistemin temeline koyan bir yönetim şeklini benimsedi.
Bu vesileyle vatanımız ve kutsal
değerlerimiz uğruna hayatlarını feda etmiş şehitlerimizi, bugünkü özgür ülkeyi
bize armağan ederek bu dünyadan ayrılan bütün geçmişlerimizi rahmetle anıyor;
bağımsızlığımızı, dirliğimizi, birliğimizi daim kılmasını Yüce Allah'tan niyaz
ediyorum.
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
Nurullah TUNCER
Yenice Köyü C.İ-H.
Pazarlar/KÜTAHYA
Kaynak
[1]
Al-i İmran,159
[2] Kenzü'l-ummâl, III, 276, (6480).
[2] Kenzü'l-ummâl, III, 276, (6480).